Dienstag, 22. März 2011

Trabzon Türkü Kültürü...


Trabzon Türkü Kültürü...
Türkü yakıcıları veya âşıklar tarafından ortaya türküler, kişilerin duygu ve düşünce dünyasının, inancının, durumunun heyecan ve arzularının ürünleridir. Doğuşları önemli olduğu kadar, yaşamları da önemlidir. Yüzyıllar ötesinden verdiği mesajlarla bir bakıma geçmişle aramızda köprü kurma fonksiyonunu da icra ederler. Yaşama güçleri ezgilerine, teknik yapılarına ve muhtevalarındaki anlatımlara bağlıdır. Bir başka deyişle, sözlü ürünün günümüze kadar gelebilmesi için, eserdeki sözlerin kuvvetli, bunu ortaya koyanın olayı ve durumu ele alış tarzında tasvirlerde, benzetmelerde ve söz oyunlarında başarılı olması gerekir. Bunun yanında söylenen ezgi, kalbin derinliklerinde etki bırakacak tarzda olmalı ve eldeki metni beğenip nesilden nesile ulaştıracak tabii bir çevre bulunmalıdır. Gerçekten de söz, metni ortaya koyan sanatçı, musiki ve dinleyici çevre gibi faktörlerinin var oluşu, kuvvetli veya zayıf oluşu yöredeki türkü geleneğinin gücünü de belirler. Meseleye bu açıdan bakarsak, Trabzon’da türkü geleneğinin bütün canlılığıyla var olduğunu söyleyebiliriz.

Pek çok alanda olduğu gibi, türkü alanında da zengin ve renkli cephesiyle dikkati çeken Trabzon yöresini türküler cephesiyle incelemeyi kayda değer gördük ve bu çalışmayı gerçekleştirdik. Çalışmamızda hareket noktamız, TRT Repertuarındaki türküler oldu. Repertuarda Trabzon’a ait 62 türkü metni ve notası yer almaktadır.

Repertuardaki türkülerin Trabzon’daki yörelere göre dağılımı şöyledir. Merkez: 34, Maçka: 15, Beşikdüzü: 5, Akçaabat: 4, Vakfıkebir: 2, Sürmene: 1, Tonya: 1 türkü. Türkülerin derlenmesinde ve notaya alınmasında pek çok kişinin emeği geçmiştir. Bunlardan başta Muzaffer Sarısözen olmak üzere Ahmet Yamacı, Yücel Paşmakçı, Cemile Cevher, Erkan Sürmen, Volkan Konak, Kasım Gürsoy, Hüseyin Dilaver, Ateş Köyoğlu ve İbrahim Can gibi isimler repertuara birden fazla türkü kazandırarak kültürümüze büyük bir hizmette bulunmuşlardır.

Türküler, anonim halk şiiri içinde yapılarına, konularına ve ezgilerine göre olmak üzere üç cephede kendilerini gösterirler.Bizim de Trabzon türkülerine yaklaşımımız bu tarzda olacaktır.

I. Yapılarına göre türküler

Bilindiği gibi türküler, bentler halinde vücuda getirilirler. Ölçü olarak da yedi, sekiz ve on bir hece ile söylenirler. On dört, on beş ve on altı heceli olanları varsa da azdır. Bu bakımdan Trabzon türkülerini, yapılarına göre incelerken, bentlerine ve hecelerine göre olmak üzere iki cephede ele alacağız.

A. Bentlerine göre türküler

Anadolu’nun pek çok yerinde türküler ikilik, üçlük ve dörtlüklerden oluşan bentlerle vücuda getirilir. Ancak, Trabzon türkülerinde dikkati çeken taraf tamamının dörtlüklerle söylenmesidir. Bunların çoğunluğu, müstakil şiirler olarak addettiğimiz manilerden bir kısmı da koşma tarzında ortaya konulmuş manzumelerden oluşur. Bazı türkülere getirilen (canım can da gel gel aman), (ey aman aman aman yarim aman aman), (ey amman ey), (of of), (oy), (vay vay sürmelim vay) gibi nidalar veya bazı nakarat sözler bendin yapısını bozacak hüviyette değildir. Bu nidalar dizelerin başında, sonlarında, aralarında veya bentlerin sonunda yer alırlar. Onlar da kendi aralarında çeşitlilik gösterirler. Bu çerçevede türküleri şöyle gruplandırabiliriz:

1. Bentleri mani olan türküler

Trabzon yöresi ülkemizde, atma türküleriyle meşhur bir yöredir. Atma türküler, abcb tarzında kafiye sistemine sahip manilerden oluşur. Yedi hecelidirler. Kafiye sisteminin bu şekilde olmasının sebebi ise, 1. ve 2. dizenin bir kişi, 3. ve 4. dizenin de başka bir kişi tarafından söylenmesine dayanır. 2. ve 4. dizelerin aynı kafiyeye de olması esastır. Her ne kadar ifade ettiğimiz şekilde yani abcb kafiye düzenindeki manilerle oluşturulan türküler çoğunlukta ise de Trabzon türkülerinde, maninin klasik kafiye düzenine yani aaba tarzına sahip manilerle de söylenmiş bentlere rastlamamız da mümkündür.
Bentleri mani olan türkülerin çoğunda bağlantı yoktur. Bir kısmı da bağlantılarla vücuda getirilmiştir. Aralarındaki farkı şöyle izah edebiliriz:

a. Sadece manilerden oluşan türküler

Manilerin artarda getirilmesiyle oluşturulmuş türkülerdir. Yukarıda belirttiğimiz gibi çoğunluğu; abcb, bir kısmı da aaba kafiye düzenindedirler. İçlerinde düzensiz kafiye sistemine sahip olanları çok azdır. Bentlerden birisi sekiz (No. 2599), diğerlerinin tamamı yedi hecelidir.

b. Bentlere bağlantı getirilen türküler

İncelediğimiz türkülerin on bir tanesi bu tarzda söylenmiştir. Bu türkülerde bentler mani olmakla beraber bağlantılar da yine manidir. Sadece bir türküde bağlantı olarak mani değil de iki dize getirilmiştir (No. 382).

c. Karşılıklı türküler

Bunlara atma türkü ya da atışma türküler de denilir. Trabzon’da bir kişinin karşısındaki kişi veya kişilere türkü söylemesine türkü atma, bunu söyleyene türkücü, karşılıklı türkü söylemeye atışma, hitap veya telmih şeklinde olup karşılık beklenmeyen türkülere de takma türkü denir. (Şenel, 1994, 157-158)

Doğu Karadeniz Bölgesi’nde karşımıza çıkan ve yörelere göre kesme türkü, karşı-beri, karşılama ve kovalama gibi adlarla da bilinen atma türküler özellikle düğün, yedi (düğün ertesi), ternek / vartivor (yayla eğlenceleri), bayramlar, şenlikler, imeceler veya uzun yayla yolculukları sırasında söylenirler. (Günay, 1976; 73). İki grup veya iki kişi tarafından ortaya konulur. Önce yedi heceli manzum söz söyler. Bu manzum parça, genellikle iki dize olmakla beraber, üçlük, dörtlük hatta bent şeklinde de olabilir. Karşı taraf, ilk şekle uygun tarzda cevap vermek zorundadır. Şairlerden biri cevapsız kalıncaya kadar türküye devam edilir. Cevap veremeyen tutulmuş (mat olmuş) sayılır. Karşılaşma çok uzun sürer ayakta daralma olursa, buna “Türkü çıkmaz yola düştü.” denir. (Kazmaz, 1976; 17) Bu durumda şairlerden birisi ayağı değiştirir, türküye devam edilir.

Atma türküler yapılarına göre iki, üç, dört dizelik ve diyalog şeklinde olmak üzere dörde ayrılır. Elimizdeki iki Trabzon türküsü ise, 7 heceli maniler şeklindedir (No. 71, 2598). Maniler kız ve erkeğin karşılıklı birer mani söyleme esasına dayanmıştır.

2. Bentlere bağlantı getirilen türküler

TRT Repertuarında kayıtlı türkülerden pek çoğu üçlüklere iki dizeden oluşan bağlantı sözlerinin getirilmesiyle vücut bulmuştur. Trabzon türkülerinin içinde üç tanesi söylediğimiz tarzdadır (No. 1019, 1154, 2814) Bunları kafiye düzeni aaa-bb, ccc-bb, ddd-bb şeklindedir.

3. Koşma tipinde söylenmiş türküler

Türkülerin bir kısmı koşma tipi şiirlerden oluşur. Bunların büyük çoğunluğu âşıklar tarafından ortaya konulmuştur. Nitekim iki türküde Kerem (No. 984) ve Sefil Emrah (No. 2783) mahlasları türkünün bünyesinde muhafaza edilmiştir.
Bu tip şiirler genellikle -ilk dörtlüğün kafiye düzeni farklı tarzda olmakla beraber- abab, cccb, dddb şeklinde kafiyelenirler.

Elimizde bu tarzda söylenmiş altı türkü bulunmaktadır (No. 140, 304, 984, 1025, 2769, 2783). Herhangi bir bağlantı almamışlardır. Ancak birkaçında ikinci dize ve dördüncü dizelerde yukarıda işaret ettiğimiz nida sözleri getirilmiştir.

B. Hecelerine göre türküler

Trabzon yöresi türkülerinin tamamı millî veznimiz olan hece vezni ile söylenmiştir. Bunlar da yedi, sekiz ve on bir heceli örneklerdir.

1. Bentleri yedi hece olan türküler

Genellikle Karadeniz yöresi türkülerinin bilhassa Trabzon türkülerinin manilere dayandığı bir gerçektir. Repertuardaki 62 türkü içinde 53’ünün manilerle vücuda getirildiğini söylersek, konuyu daha iyi vurgulamış oluruz. Maniler, yukarıda da işaret ettiğimiz gibi daha ziyade abcb tarzında ve on bir heceli şekillerdir.

2. Bentleri sekiz hece olan türküler

Anonim halk şiirinin önemli bir cephesini oluşturan manilerin bir kısmı sekiz hecelidir. Sekiz heceli maniler daha ziyade Ramazan ve Seymen manilerinde karşımıza çıkar. Bu yörenin türkülerinden yedi hecenin dışında bir tane de sekiz hece esasına dayalı mani tarzında söylenmiş türkü bulunmaktadır. Bu da repertuarda İşte Geldim Ekim Büküm (Ramazan Manileri) adıyla geçmektedir (No. 2599).

3. Bentleri on bir hece olan türküler

İncelemelerimiz sırasında gördük ki, Trabzon yöresi türkülerinde hakim olan ölçü, yedi hecedir. Nadiren de olsa on bir hece ile söylenmiş şekiller de vardır. Bu da yörede âşık tarzı şiir geleneğinin pek yaygın olmadığını göstermektedir.

B. KONULARINA GÖRE TÜRKÜLER
Türküler genel olarak konularına göre çok çeşitlilik gösterirler. Bunlar hakkında ayrıntılı bilgiyi bir başka çalışmamda verdiğimden burada tekrarlamak istemiyorum. (Kaya, 1999; 176-210). Burada üzerinde durmak istediğim husus doğrudan doğruya Trabzon türkülerinde hangi konuların işlendiğidir.

Görebildiğimiz türküler içinde, aşk-sevda, gurbet, dert-acı, hasret, savaş ve balıkçılık gibi konuların işlendiğini müşahede ettik. Ancak şurasını söylemeliyim ki, 62 türkünün içinde 57’si aşk konulu, diğer beş şiirin her biri bir konudadır. İnceleyemediğim diğer türküler de bu çalışmaya dahil edilse dahi bu orantının değişeceğini pek sanmıyorum. Gerçi bütün yurt baz alındığında da aşk türkülerinin en fazla oranda söylendiği bir gerçek olarak karşımıza çıkar. Ne var ki, bu türküler içinde tören, meslek, askerlik, eşkıya, mizahî, yergi, ölüm, seferberlik türküleri gibi daha pek çok konuda söylenmiş türkülerin de olduğu ve bunların küçümsenmeyecek bir oranda olduğu görülecektir. Bu derece ezici bir oranda aşk türkülerin çok oluşu oldukça dikkat çekicidir. Acaba, aşk konusunun bu derece yoğunlukta işlenmesinin sebebi nedir? Bu, bize göre yöre insanının başta sosyolojik ve biyolojik özellikleri olmak üzere birkaç cepheden incelendikten sonra aydınlığa kavuşturulabilir.

C. EZGİLERİNE GÖRE TÜRKÜLER



Türkülerin hangi yöreye ait olduğu -her ne kadar söyleyenleri önemli ise de- ezgilerinden anlaşılır. Az-çok bu alana ilgi duyan her insan, il bazında olmasa bile, hangi türkünün hangi yöreye ait olduğunu aşağı yukarı tahmin eder. Meseleye türkülerin ezgisi açısından baktığımızda, Anadolu’nun diğer yörelerinde olduğu gibi Trabzon yöresi türkülerinin de kendisine has bir tavrının olduğunu görürüz. Şurasını hemen belirtelim ki, yöre türkülerinin en belirgin vasfı 7 zamanlı ritme sahip oluşlarıdır.

Trabzon yöresi türkülerinin iki belirgin cephesi vardır. Birincisi; oldukça hareketli parçalardan oluşmaları, diğeri de buna bağlı olarak birçoğunun türküdeki dizelerin bıçakla kesmiş gibi aniden yarıda kesilmesidir.

İnceleyebildiğimiz 62 türkünün usulleri ve sayılarının dağılımı şu şekildedir: 2/4’lük 8, 4/4’lük 20, 5/8’lik 6, 7/8’lik 15, 7/16’lık 1, 9/8’lik 2, 9/16’lık 2, 10/8’lik 6, 12/8 ve 9/8 şekilde iki usulde 1 türkü bulunmaktadır.

Ritmi oldukça yüksek olan bu türkülerde heceler vurgulu ve coşkulu olarak terennüm edilirler. Kemençe eşliğinde adeta soluk almamacasına art arda getirilen sözler neredeyse söyleyenlerin nefesini tıkayacak gibi olur. Sözgelişi, Ayna Ayna Ellere (400), Çayeli’nden O Yani (2441), Kuko Daldan Aşağı (3126), Kapısının Önünde Yeşiller Pazilari (3128) gibi türkülerde karşımıza çıkan bu durum, coşkun ve baş edilemeyen hızlı Karadeniz dalgalarının yalçın kayalıklara çarpıp hızının kesilerek karara varmasını hatırlatmaktadır.

Kemençe eşliğinde çalınıp söylenilen türkülere, Karadenizliler, el ele kenetlenip horon tutarak eşlik ederler. Horon tutanlar da tıpkı su birikintilerine boncuk boncuk, kıpır kıpır düşen yağmur damlaları gibi enerjik, hareketli ve ahenklidir. Bu estetik yapının ortaya çıkmasında elbetteki türkülerin ve bir o kadar da Karadeniz halkının karakteristik vasfının ezgi ve oyunla bütünleşmesinin rolü büyüktür.

Sonuç

Bütün bu bilgilerden sonra, Trabzon türkülerinin özelliklerini şu başlıklar altında toplayabiliriz:

1. Çoğunluğu manilerle bir kısmı da koşma tarzı olmak üzere dörtlükler halinde söylenmiştir. Ancak bazılarına iki dizelik yahut da doğrudan doğruya bir mani bağlantı olarak getirilmiştir.

2. Bazıları karşılıklı atma türkü ya da atışma türkü dediğimiz tarzda ortaya konulmuştur.

3. Dizelerin başında, sonlarında, aralarında veya bentlerin sonunda (canım can da gel gel aman), (ey aman aman aman yarim aman aman), (ey amman ey), (of of), (oy), (vay vay sürmelim vay) gibi nidalara yer verilmiştir ve bunlar bendin yapısını bozacak hüviyette değildir.

4. Her ne kadar söyleyenleri belli değilse de bazılarında Kerem ve Sefil Emrah gibi mahlaslara rastlanılmaktadır.

5. Vezin olarak yedi, sekiz ve on bir hece ile söylenmişlerdir. Yedi ve sekiz heceliler manidir. Az sayıda olan on bir heceliler ise genellikle koşma tarzında söylenmiş türkülerdir.
6. Aşk-sevda, gurbet, dert-acı, hasret, savaş ve balıkçılık konularında söylenmiş olmakla beraber büyük çoğunluğu aşk konuludur.

7. Ezgi itibariyle ritmi oldukça yüksek, hareketli ve çoğunluğu 7 zamanlıdır.



Kaynakça:
GÜNAY, Turgut, (1976), Doğu Karadeniz Bölgesinde Atma Türkü Geleneği, I. Uluslar arası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, C. II, Ankara.
KAYA, Doğan (1999), Anonim Halk Şiiri, Ankara.
KAZMAZ, Süleyman (1976), Rize Halk Şairleri, Ankara.
ŞENEL, Süleyman (1994), Trabzon Bölgesi Halk Musikisine Giriş, İstanbul.
 
 
1978 yılında, son sınıfı okuduğumuz Fatih Eğitim Enstitüsü’nde hocamızın bizden bir isteği olmuştu: ”Genç öğretmen arkadaşlarım, kuralarınızı çekip gide­ceğiniz yer ister köy, kasaba, kaza veya şehir olsun o yörenin folklorunu araştı­rın. Öğrencilerinize Şubat tatillerinde ödev verin. O yöredeki yaşlı kişilerle soh­bet edin, o yöreyle ilgili maniler, türküler, ağıtlar, ninniler, alkışlar, kargışlar, bilmeceler, hikayeler, masallar, efsaneler, düğün, kına gecesi, nikah törenleri ve bu gecelerde söylenen türküler, maniler, hasat zamanı ve erkeklerin askere gi­derken söyledikleri türküler, yapılan adetler, yemekler, fıkralar....... hakkındaki sesleri banda kaydedin veya bunları not edin. Onları tekrar derleyerek inceleyip, o yörenin ağız yapısını bozmadan yazın. Çok zengin folklorumuze katkıda bulu­nun. Bu çalışmalarınızı kitap haline getirirseniz, üzerinize düşen görevi yapmış olursunuz, hem de Türk folkloruna bir eser kazandırmış olursunuz.”
Kıymetli hocamızın bu sözünü hiç unutmadım. Ankara, Zübeyde Hanım Kız Meslek Lisesi’nde kur’a çektiğimizde 3 arkadaşa Trabzon çıkmıştı. Depo tayini olarak Trabzon ilinin Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından Sürmene - Aksu Ortao­kuluna tayin edildim. Tek öğretmen olarak bütün derslere ben giriyordum. Eski, yıkılmaya yüz tutmuş bir okuldu. Üst katı ilkokul idi. Beş sınıfı, öğretmenleri ve müdürü vardı. Yokluk ve sıkıntılı günlerden sonra okulu yeniden , gelen öğret­menlerle eğitim-öğretim yapılacak bir hale getirdik. Şimdi ise aldığım bilgilere göre, bilgisayarla donatılmış, modern bir okuldur.
 Okulun bahçesinde teneffüste öğrencilerin kız- erkek atma türkü söyledikle­rine şahit oldum. Hemen, değerli hocamızın sözü aklıma geldi. Şubat tatiline girmeden önce, öğrencilere daha önce yazdığım konularda ödevler verdim. Ço­cuklar yarı yıl tatilinde ödevlerini yapıp getirdiler. Bunları ben konularına göre ayrı ayrı tasnif ederek, yöre ağzına sadık kalarak tekrar yazdım. İlçe Halk Eğitim Müdürlüğünde görevli , değerli arkadaşımız Ali Bulut Bey’e verip gözden geçir­mesini rica ettim. Yardımlarını esirgemeyen Ali Bey’e teşekkür etmeyi bir borç bilirim. Bu manileri konularına göre sevdalık manileri, yayla manileri, kemençe ile ilgili maniler, hamsiyle, horonla, ayrılıkla, gurbetle, askerlikle, öğretmenlikle ilgili maniler ....başlıkları altında topladım. Atma türküler altmış tane, maniler ise yedi yüzün üstündedir.
 Şimdi “Atma Türkü’’ nedir? Özellikleri nelerdir? Nasıl doğmuştur? Bir kaç örnek vermek istiyorum.
Atma Türkü, fındık toplarken; çay, tütün kırarken mısır hasadı yapılırken, düğünlerde yayla şenliklerinde, imece çalışmalarında, kız ve erkekler karşılıklı türkü yarışına girişirler.
Buna atma türkü denir. Atma türkü geleneği şimdilerde unutulmaya yüz tutmuş gibidir.
Ünlü türkücülerin çifte kemençe eşliğinde saatler boyunca atıştığını, yarıştı­ğını çoğu kez yenişemeden ayrıldığını gören çok olmuştur. Mısır ırgatlarında ‘’Atma türkü’’geleneği kızlarla delikanlılar arasında uygulanır. Köy evleri­nin’’aşama’’ denilen bölümleri çok yerde tahta bir bölme ile ikiye ayrılmıştır. Bu bölümlerin birinde delikanlılar, ötekinde kızlar ve kadınlar yer alır. Irgatlar bir yandan önlerine yığılan mısır koçanlarını ayıklarken bir yandan da karşılıklı türkü yarışına girişirler. Yarışma çoğu kez delikanlıların yenik düşmesiyle so­nuçlanır. Bu kadına karşı duyulan saygının soylu bir ifadesidir.
 Atma türküler halk nükteciliğinin en seçkin örnekleri arasındadır. Bunlar­dan bir demet sunmakla “Atma türkü” duymamış kişilere örnek vermek, “Atma türkü’’ yarışmalarına tanık olmuş kişilerin de tatlı anılarını tazelemek istiyorum.
 
ÖRNEKLER
 
Erkek:1-                                     Erkek:9-
Atma türkü atarum                   Aldım ince boncuklar
Yüregunu yakarum                                  Dikeceğum astara
Eski çaruklarumi                                       Sen bişe bilmeyisun
Boğazuna takarum.                  Niye çiktun yarişa
Kız:2-                                                          Kız:10-
Ata vurdum yulari                                    Agirda ifteriler
At gitmiyi ileri                                             Üstünde lağanalar
İki türkü atmadan                                    Geldi geçti karşıma
Kuruttum o dilleri                                      Bir çift salahanalar
Erkek:3-                                      Erkek:11-
Ben türkü diye diye                   Ne durursun durursun
Yoruldu çenelerum                                   Durupta duşunursun
Biraz da siz söyleyun                               O seyrek muncurlari
E benum ninelerum                   As duvara kurusun
Kız:4-                                                          Kız:12-
Eneceğum çarşiya                                    Karşida peteklerum
Alacağum çarşiluk                                    Çift oldu köpeklerum
Demin türkü söyleyen                              Bağırma bağa köpek
Şimdi versin karşiluk                                Ben yarumi beklerum
Erkek:5-                                               Erkek:13-
Şu karşidan karşiya                  Karayemiş dibine
Zincur asturacağum                  Bir kurşun atacağum
Seslenma e kizcağız                  İnadum inat olsun
Seni bastıracağum                                    Seni basturacağum
Kız:6-                                                   Erkek:14-
Karadeniz üstüne                                      Ayağundaki mesler
Yunanli yalilari                                          Yere değmeden sesler
Sen bişe bilmeyisun                   Ali’nin kulakları
Gitledin kapilari                                         İkimizi de besler
Erkek:7-                                               Erkek:15-
Oy sanduğum sanduğum                        Ne durursun karşımda
Yeşil boya boyandun                               Gel sena berilere
Demin türkü diyiken                                 Senin gibileri çeker
Şimdi niye dayandun                               Sararum ifterilere
Kız:8-
Ha bu evun içini
Gel vuralum karişa
Haçan türkü bilmezsun
Niye çiktun karşıma
 
Seksen... doksan tane derlediğim “atma türküler “den on beş tanesini örnek olsun alabildim.
Şimdi “yayla manileri”nden örnekler vermeye çalışacağım. Ama öğretmenlik yaptığım ilk yıllarda “mani”ye o köyde türkü diyorlardı. Biliyoruz ki türküler de halk edebiyatı nazım türlerinden bir birine bağlı dört beş kıtadan meydana gelmiş, bir hikayesi olan, konusu genellikle aşk, hasret, gurbet, ayrılık, ölüm, tabiat güzellikleri olan Anonim Halk Edebiyatı ürünleridir. Mani ve koşma tipinde olurlar. Mani tipinde olanları bir çok manilerden meydana gelmiş gibidir. Dörtlük sayısı sınırlı değildir. Koşma tipinde olanlar koşmanın aynı veya biraz değişmiş şeklidir. Değişmiş olanlarda, dörtlüklere bir veya iki mısra daha eklenmiştir. Türkülerde son bir veya iki mısra baştan sona aynen tekrarlanır. Bu, terennüm kolaylığı sağlamak içindir.
Türkü kendine mahsus bir ezgi ile söylenir. Kopuz, saz, bağlama, cura, kaval, kabak kemani....v.s.
Mani ve koşma tipinde olan türkülerde vezin 7’li, 8’li ve 11’li olabilir. Hal­kımız başından geçen önemli sel ,yangın,deprem gibi afetler karşısında o acıya türkü söyler; buna “türkü yakmak” denir.Kızılırmak Türküsü, Yemen Türküsü, Çanakkale Türküsü,İstanbul Türküsü diye isim alırlar ve hepsinin bir hikayesi vardır.
Mani de anonim halk edebiyatımızın bir nazım şekli ve türüdür. Esas itiba­riyle 4 mısralık bir kıtadan ibaretttir. 7’li hece vezniyle söylenir.1. ve 2. mısralar çok kere son iki mısranın kafiyesini, ahengini hazırlamak için söylenmiş dol­durma mısralardır. Bunların kendilerinden sonra gelen iki mısra ile anlam ilgisi ya hiç yoktur veya çok zayıftır. Asıl söylenmek istenen son iki mısrada söylenir.
Halkımız arasında mani söylemek bir gelenektir.Maniler; aşk, kıskançlık, ta­biat ve ahlaki öğütler gibi temalarla işlenir.
 
Şimdi “YAYLA MANİ”lerinden örnekler verelim:
 


1-
Oy yaylalar yaylalar
Çimen bağladunuz mi?
Geldum de gidiyirum
Beni ağladunuz mu
2-
Yaylanun çimeninde
İşmar ettum gelmedi
Mendilimlen el ettum
Parmağumla göl ettum
3-
Yaylanin çimenine
Peri bağırır peri
Kar yağdı da kapattı
Konuştumuz yeri
4-
Yaylanın çimeninde
Kel beklerum kuzi
Kel otur konuşalum
Seni Urumun kızi
5-
Yaylaya gidiyirum
Yayla yoli bumidur
Onbeş kizun içunde
En güzeli bu midur
6-
Yaylanın çimenune
Oyun oynarim oyun
Findukçimisun yarim
Hep boyle midur soyun
7-
Yaylaya gidiyiken
Buldum bakir parası
Oğlan gelma peşume
Yersin biçak yarasi
8-
Yaylanın çümenleri
Karalidur karali
Gel biraz konuşalum
Kirmızi entarili
9-
Yaylanın çümeninde
Oturdum serunlendüm
Kizlar geçti yanumdan
Az daha da delulendim
 
 
 
 


 
KEMENÇE İLE İLGİLİ MANİLER
 
1-                                                                  2-
Oy kemençe kemençe                              Oy kemençe kemençe      
Çaldım seni dün gece                               Nerde idin dün gece           
Atar kirarum seni                                       Atar kırarum seni              
Eğlencesin eğlence                                     Eğlencesin eğlence             
3-                                                                  7-
Kemençenun elu var                                Kemençemun üstüne
Yedi tane telu var                                      Ufak ufak paralar
Gaybana sevdaluğun                               Kızlar çıktı beş bine
Kitaplarda yeru var.                 Ne yapsun fukaralar
4-                                                                  8-
Kemençemun üstüne                               Oy kemençecu dayı
Nardama kapakladum                            Soktun gözüme yayu
Sevgilimin yanında                  Kör ettun gözlerumu
Durmadan sabahladum                          Göremeyirum dünyayu.
5-                                                                  9-           
Kemençemun üstüne                               Ah kemençe kemençe de 
Yayı vururum yayı                                   Zerdali dalimisun
Kör ettin gözlerimi                                    Bana derler sevdali da
Göremedim dünyayı                Benden sevdali misun?    
6-                                                                  10-
Kemençemun üstüne                               Bu kemençe ötmeyi de                    
Vurur parmacuklarum                             Telindendur telinden
Ne oldu sana e gız                                     Baban senu vermese de
Soldu yanacuklarun                 Kaç ananun evunden
 
HAMSİ İLE İLGİLİ MANİLER
 
1-                                                                  2-
Hamsi o gurban göze                                Hamsi vurdu karaya
Başın bakar denize                                   Kilosu elli liraya
Atarlar sana saçma                                   Onu da aldi zengün
Alurlar senu yuze                                       Kalmadi fukaraya
 
HAMSİNİN TÜRKÜSÜ
 
Gız Fadime duydun mi                            Kasımoğli Mustafa
Yine hamsi çıkayi                                     Akşam şehirden döndi
Mubarein hasreti                                       Baluk gibi hamsinin
Yüreğumu yakayi                                     Okkasi onbeş dedu
 
Kaç gündur Osmancuğum                      İşte deduğum gibi
Hamsi diye ağlayı                                     Çaruklaru koy suya
Uşağumun feryadu                                   Yarın sabah erkenden
Yureğumi dağlayi                                      Çıkacağum hamsiya
 
 
Misafirun gelursa                                      Sıra sıra dizerek
Hiç düşunma oni ver                Kızart oni tavada
Evde bişey yoğuysa                                  Bak ki ondaki lezzet
O yüzün ak eder                                        Varmidur baklavada
 
ÖĞRETMENLE İLGİLİ MANİLER
 
Ne durursun durursun                                              Oku güzelum oku
Öğretmenu niçun konuşturursun                           Muallim olacaksun
Susun çocuklar susun                                              Ufak tefek talebeleri
Öğretmen biraz uyusun                                           Sen mi okutacaksun?
 
Karayemişun dalina
Kuş kendi çatalani
Öğretmenler benzer
Cennet portakalina
 
BIÇAKLA İLGİLİ MANİLER
 
Sanduğumun üstüne                                Karadeniz uşağı
Emucemin kamasi                                    Alçak bağlar kuşağı
Uşak gelma peşume                  Şaka maka dinlemez
Yersun piçak yarasi                                  Çeker vurur biçaği
 
Yaylaya gidiyiken
Buldum bakır parasi
Oğlan gelma peşume
Yersin piçak yarasi
 
AYRILIK GURBET MANİLERİ
 
Giydum çaruklarimu                                Denizin dalgasini
Gel bağla bağlarini                                    Dere savuşturur dere
Terk ettum gidiyirum                                Ben yarumdan ayrildum
Sürmene dağalarini                                   Allahum kavuştursun
 
Gemi geldi rıhtıma                                    Oy dereler dereler
Niyet çektum şansuma                            Çimen bağladunuz mi
Ne talihsiz başum var                               Geldum da gidiyirum
Yol görindu Batum’a                               Benden ağladunuz mi
 
 
Kalun finduk dalindan                            Yilan iner kayadan
Kömür yaparum kömür                          Ben ölmem bu yaradan
Yakinda kavuşuruz                                  Kavuştur hasretleri
Mevla verirse ömür                                   Yeri gögi yaradan
 
Ey gidi Karadeniz
Doldurdun dereleri
Kurbetten geldum eve
Yitirdum neneleri
 
ASKERLİK İLE İLGİLİ MANİLER
 


Asker ettuler beni
Çanakkale deduler
Saç sakal buyuğummi
Utanmadan kestuler
 
Asker ettuler beni
Kuram çıkti Yemene
Sol taraftan vuruldum
Canim akdi çümene
 
Asker ettuler beni
Gidiyirum askere
Dua eyleyun kizlar
Tez alayum tezkere
 
Masa üstünde roman
Okurum zaman zaman
Ben yarimi alayum
Asker olduğu zaman
 
Karşidan gelenlere
Gaz koydim fenerlere
Anam benu verecek
Askerden gelenlere
 
Öğüt değirmen öğüt
Daneleri un eyle
Yarim gitmiş askere
Gecelerün gün eyle
 
Parmağundaki yüzük
Ortadaşi kandaşi
Ben askere yolladim
Hem yari hem
 
kaynak trabzonturkocagi

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen